Zaman Nedir?

zaman nedir

Bu teoriyi anlamamız için öncelikle temel birkaç bilgiyi tekrar etmemiz ve bu bilgi ışığında yeni bir teoremin işleyiş yapı taşlarını oluşturmamız gerekir. Teorinin asıl neden ve sonuçları bu küçük bilgi kırıntılarındaki binlerce cevapsız soruları cevaplayacak şekilde ilişkilenecektir.

Öncelikle zamanın ne olduğunu bilmemiz gerekli. Sormamız gereken ilk soru zaman nedir sorusudur. Bu soru ise henüz cevaplanmamışken ikinci bir soru olarak neye göre, kime göre zaman nedir sorusunun cevabını aramalıyız.

Zaman bir düzlem üzerinde başlangıçtan sonsuza kadar giden bir çizgi şeklinde felsefi bir düşünce olarak karşımıza çıkar. Yani geçmişten geleceğe doğru sıralanan bir düz çizgi ve bükülemez olduğu kabul edilen bir olaydır. İçerisinde yaşanan olaylar ise an olarak karşımıza çıkar. Yani her olay an da gerçekleşir bir sonraki anda ise olay farklı bir zaman diliminde gerçekleşecek şekilde yetişmeye çalışır. Geçmişte yaşanmış olaylar ise anı olarak kalır. Bu bakış açısı modern bilim ve kuantum fiziğine aykırı işlemekte olup tamamıyla bir çelişki içine girer.

Isaac Newton: zamanı mutlak var olan ve evrensel olan ve mekândan ayrı olarak her yerde aynı hızda ve doğrultuda ilerleyen bir düzlemdi. Newton tamamıyla zamanı mekândan ayırmış ve dış etkenlerin etkisinin dışında bir olgu olduğunu belirtmişti. Şimdi tam burada düşünen bir bireyin aklına şu soru gelecektir, – Zaman mutlak var mıdır?

Albert Einstein: genel ve özel görelilik teorisi ile zamanın mutlak olmadığını kütle ve hız faktörlerine bağlı olarak bükülebileceğini, değişebileceğini savunan bir bakış açısı ortaya atmıştı. Genel görelilik kanunu adı altında uzun bir müddet bu bakış açısı kabul görmüş olup bir çok araştırmaya da yeşil ışık yakmıştı.

Peki bunların hepsinin sadece bir bakış açısı ve matematiksel bir formülden ortaya çıkan yanlış işlem olma olasılığı nedir? Yani iki büyük bilim insanı bunları düşünürken veya hayal kurarken genel fizik yasalarından yararlanmaları veya olguların ve ahlaki yapının izin verebildiği sınırlar doğrultusunda hareket ettiğini varsayalım. Çünkü bilimden öte bir başka bakış açısı bizi karşılıyor olacak.

Felsefi bakış açısına göre: zaman tamamıyla insan zihninde oluşan, aslından var olmayan sadece olay akışının bizler tarafından algılarımızı kontrol etmek amacıyla üretilmiş olan bir şey olduğunu söyler.

 

Zamanın bir çizgi doğrultusunda gidişi kuantum mekaniklerine göre farklılık gösterir. Çünkü zaman kuantum fiziğine göre tamamıyla gizemini koruyan bir olgudur. Var olup olmadığı dahi araştırma konusu olup parçacıkların süperpoziyon evresinde olduklarında zamandan farklı olarak işlediği ama izlenebilir olduğunda tamamıyla farklı bir anlayış ile devam ettiği görmekteyiz. Kuantum bu konuda spesifik bir ışık yerine araştırmayı derinleştirmeye yönelik atılımlar atar.

Zamanın doğrusal bir çizgi olarak hep var olduğunu modern bilim ve kuantum mekaniği kabul etmez. Çünkü kuantuma göre tamamıyla farklı bir düşünceye sahip. Çünkü daha önce bahsettiğim gibi kuantum da süperpoziyon adlı bir durum söz konusudur. Parçacıklar aynı anda birden fazla yerde olabilme durumu maddeler içinde geçerli olacağı için bu olasılık ile aynı anda farklı yerlerde olması farklı zaman çizgisi oluşturduğunu yani farklı bir boyut veya farklı bir evren yaratıldığını öngörür.

E harfini evren olarak ele alırsak Z harfini Zaman olarak ele alalım ve bir faktöriyel hesabı oluşturalım. Yani aynı anda birden fazla olma durumunu bir formüle giydirelim.

n!=n×(n−1)×(n−2)××1 Yani her farklı durumda her farklı yerde olması durumunda sonsuz kadar farklı evren ortaya çıkacak ve bunlar katlanarak devam edecek anlamına geliyor. Bu aslında Hugh Everett -çoklu evren yorumunda her olasılık gerçekleştiğinde dallanarak yeni bir evren ve yeni bir zaman ortaya çıkacağını gösterir. Fakat çelişki noktası bu modelde evrenin bir sınırı olabileceği olasılığıdır. Yani mevcut bir evrenin mevcut fizik yasalarınca olası bir sınır ile karşılaşacağı ve yeni evrenlerin oluşmasını engelleyeceği anlamına gelir. Buda aslında bir olasılıktır. Rakam matematiksel olarak büyük sayıları ifade edebilir fakat sınırların verebileceği kadar sınırsızlaşma imkânsız hale gelebilir yani burada sonsuz evren olgusu kısmen yanlıştır. Dolayısıyla pareler evren düşüncesi ise bu bağlamda sekteye uğrar. Bunun yerine zaman değişiyor diyebiliriz fakat zaman ise her olasılıkta bir dolanıklığa sebebiyet vereceğinden zamanda farklı sıçramaların olması da mevcut fizik yasalarınca imkânsız hale geliyor.

Paralel evrenlerin oluşmasını engelleyen bir diğer nokta da zamanın doğasıdır. Her bir evren, farklı bir olasılığın gerçekleştiği bir dallanma olarak düşünülse de, bu dallanmalar arasında bir zaman dolanıklığı olabilir. Yani, zamanın ileri veya geri akışı, evrenin her bir dalında tutarlı kalmak zorundadır. Ancak, eğer kuantum olayları her olasılığa göre farklı zaman çizgileri oluşturuyorsa, bu durumda zamanın kendisi de dallanmış olur.

Ancak fiziksel yasalar, zamanın bu şekilde dallanmasının veya farklı zaman çizgilerinin oluşmasının imkânsız olabileceğini öne sürebilir. Zamanın tek bir doğrultuda aktığı ve termodinamiğin 2. yasası (entropinin artma eğilimi) ile çelişmediği bir yapıda kalması gerektiği düşünülür.

zamanın farklı olasılıklarda sıçraması (yani aynı anda farklı zaman çizgilerinin oluşması) kuantum dolanıklığa yol açar ve mevcut fizik yasalarına göre imkânsız hale gelebilir. Kuantum dolanıklık, iki parçacığın aynı anda birbirine bağlı olduğu ve bir parçacık üzerindeki değişikliğin diğerini etkilediği bir fenomendir. Eğer zaman çizgileri bu şekilde dallanarak evrense, her bir zaman çizgisi diğerine dolanır ve bu da fiziksel bir tutarsızlık yaratabilir.

Zamanın sıçramalı veya kopuk bir şekilde farklı evrenlerde işlemesi, mevcut fizik teorilerinde (özellikle genel görelilik ve termodinamik yasalarına göre) imkânsızdır. Zamanın doğrusal olmayan bir akışı veya farklı dallar arasında sıçraması, evrensel zaman anlayışına aykırı olur.

Peki Zaman nedir?

Zaman olgusundan önce evrensel modelleri ve kuantum fiziği ile klasik fizik arasındaki tüm farklılıkları göz önüne alarak düşünmemiz gerek bir nokta mevcuttur. Tam bu noktada başlangıç noktasını bulma düşüncesi tüm düşüncelerimizi sarar. Yani bir olasılık daha doğrusu sonsuz bir olasılık ihtimaline karşı arayışa sürüklenmemiz gerekir.

0 hacim sonsuz yoğunluk dediğimizde aklımıza gelen ilk şey bir hiçlik olacaktır. Peki bu hiçlik sonsuz yoğunluğa sahipse neden bir hacmi olmadığı düşüncesine kapılabiliriz. Her şeyden önce bu sorunun cevaplanması ve üzerinde derin bir felsefe ile ele alınması gerekmektedir. Bu esnada matematiğin işlemediği sonsuzun çarpılamadığı veya işlemediği bir başka bakış açısına geçeriz.

Modern fizik yasalarına göre ve kuantuma göre her şeyin bir hacmi olma zorunluluğu vardır. Bir hiçliğin nasıl bir hacmi olmadan sonsuz bir yoğunla sahip olma ihtimali vardır? Peki hiçlik dediğimiz hiç olmayan terimine göre işlersek neden bir hiç durumunun sonsuz bir yoğunluğa sahip olma ihtimalini düşünüyor ve büyük patlama teorisi öne sürüyoruz? Bu felsefi yaklaşımdan ziyade bize modern fizik veya kuantum fiziği kapı aralığından bakar ve -hop der. Bizim burada hiçlik diye tarif ettiğimiz şey aslında tekliktir der.   Yani her şeyin 1 noktada toplanması anlamını taşır.

Bu bağlamda, hiçlik ile tekillik arasındaki farkı anlamamız önemlidir. Hiçlik, var olmayanı ifade ederken; tekillik, büyük patlama öncesi evrenin tüm madde, enerji ve uzay-zamanın sonsuz yoğunlukta toplandığı, sıfır hacme sahip olduğu bir durumu tarif eder. Kuantum fiziği ve genel görelilik yasaları bu durumu açıklamada zorlanır çünkü bilinen fizik yasaları, tekillik gibi aşırı uç durumlarda işlememeye başlar.

Ancak bu nokta, yani tekillik, evrenin başlangıcına dair birçok sorunun kaynağıdır. Büyük patlamayı anlamak için bu tekilliği sorgulamak ve buradan türeyen soruları sormak gerekir. Eğer her şey tek bir noktada toplanmışsa ve bu noktada sonsuz yoğunluk varsa, bu yoğunluk nasıl bir mekanizma ile patlamaya, genişlemeye ve sonunda içinde bulunduğumuz evreni yaratmaya başlamıştır?

Kuantum Fiziği ve Büyük Patlama Arasındaki İlişki

Kuantum fiziği bize, parçacıkların belirli bir konumda değil, çeşitli olasılıklar halinde var olabileceğini gösterir. Bu da evrenin başlangıcı olan tekilliğin nasıl davranmış olabileceğini anlamamıza yardımcı olabilir. Kuantum dalgalanmaları, bu yoğun tekillik içinde büyük patlamayı başlatmış olabilir. Yani, her şeyin sıfır hacimde sonsuz yoğunlukta olduğu o tekillikte bile, kuantum mekaniğinin olasılıkları devreye girer ve bu sonsuz yoğunluk bir “patlama” ile genişlemeye başlar.

Ancak burada dikkate alınması gereken bir nokta vardır: Kuantum fiziği ve klasik fizik, evrenin büyük ölçekte ve küçük ölçekte nasıl işlediğini çok farklı şekillerde tanımlar. Büyük patlama öncesi gibi aşırı uç olaylar, bu iki fiziğin bir arada ele alınması gerektiği bir durumdur.  Genel görelilik, evrenin büyük ölçekteki davranışlarını; kuantum mekaniği ise atomaltı parçacıkların davranışlarını açıklar. Ancak büyük patlama gibi sınır olaylar, bu iki fiziğin birleştirilemediği noktalardır. Bu yüzden kuantum kütleçekimi gibi yeni teoriler bu noktada devreye girebilir.

Tekillikten Evrene: Olasılıklar ve Sonsuz Evrenler

Eğer büyük patlamadan önce her şey tek bir noktada toplanmışsa, bu noktadan itibaren evrenin genişlemesiyle oluşabilecek sonsuz olasılıklar da dikkate alınmalıdır. Kuantum mekaniğine göre her olayın bir olasılığı vardır ve bu olasılıklar paralel evrenler fikrini doğurur. Eğer büyük patlama ile her şey genişlemeye başladıysa, bu genişleme süreci sırasında farklı olasılıklarda farklı evrenlerin oluşmuş olabileceğini düşünebiliriz. Bu noktada, Hugh Everett’in Çoklu Evren Teorisi devreye girer: her olasılık farklı bir evren yaratabilir.

Bu teoriye göre, evrenimiz sadece bir olasılığın gerçekleştiği bir örnektir ve sonsuz sayıda farklı olasılığın gerçekleştiği başka evrenler de var olabilir. Bu da tekillikten çıkan her olasılığın yeni bir evren yaratabileceğini gösterir. Ancak bu olasılıklar her zaman fiziksel olarak gerçekleşmeyebilir. Sonsuz evrenler fikri, kuantum mekaniğinde teorik olarak kabul görebilir, ancak fiziksel sınırlar dahilinde var olup olmadıkları kesin değildir.

 

Zaman ve Olasılıkların İlişkisi

Zaman, kuantum fiziği ve genel görelilik açısından farklı şekillerde algılanır. Genel görelilikte zaman, uzay-zamanın bir parçası olarak kabul edilir ve kütleçekim kuvvetiyle bükülebilir. Ancak kuantum fiziğinde zaman, parçacıkların olasılıklarıyla birlikte işler. Bu durumda, evrenin başlangıcındaki her olasılık, zamanın farklı yönlerde veya farklı şekillerde akmasına neden olabilir. Eğer paralel evrenler varsa, bu evrenlerin her birinde zamanın farklı bir şekilde akabileceğini düşünmemiz gerekir.

Bu durumda, evrenimizin şu anda deneyimlediğimiz zamansal düzeni, sadece bir olasılık olabilir. Diğer evrenlerde zaman daha hızlı, daha yavaş veya tamamen farklı bir boyutta işleyebilir. Bu olasılıkları göz önünde bulundurduğumuzda, zamanın başlangıcını ve tekillikten nasıl evrimleştiğini anlamak, evrenin büyük ölçekli yapısını ve dinamiklerini anlamamıza yardımcı olabilir.

Konu ile ilgili soru cevpalar

  • Zaman nedir?
    Zaman, olayların sıralı bir şekilde algılanmasını sağlayan, fiziksel ve felsefi boyutu olan bir olgudur.
  • Newton’a göre zaman nedir?
    Newton’a göre zaman mutlak ve evrensel olup mekândan bağımsızdır.
  • Einstein zaman hakkında ne düşünür?
    Einstein, zamanın mutlak olmadığını, kütle ve hızla bükülebileceğini savunur.
  • Zaman, kuantum fiziğinde nasıl ele alınır?
    Kuantum fiziğinde zaman, süperpozisyon durumlarına göre değişken ve belirsiz bir olgudur.
  • Süperpozisyon nedir?
    Parçacıkların aynı anda birden fazla durumda olabilme durumudur.
  • Paralel evren teorisi nedir?
    Hugh Everett’in teorisine göre, her olasılık yeni bir evren yaratır.
  • Faktöriyel hesaplama evrenle nasıl ilişkilendirilir?
    Sonsuz olasılıkların her biri yeni bir evren oluşturabilir, bu bir faktöriyel hesapla açıklanır.
  • Evrenin sınırı var mı?
    Fiziksel yasalarca evrenin genişleyebileceği bir sınır olabilir.
  • Paralel evrenler var mı?
    Kuantum mekaniklerine göre teorik olarak var olabilir, ancak fiziksel varlıkları kesin değildir.
  • Kuantum dolanıklık nedir?
    İki parçacığın birbirinden bağımsız mesafelere rağmen aynı anda etkilenmesi durumudur.
  • Büyük Patlama nedir?
    Evrenin başlangıcında, tüm madde ve enerjinin tek bir noktadan genişlediği teoridir.
  • Zaman çizgisi nedir?
    Olayların geçmişten geleceğe doğru sıralandığı bir düzlemdir.
  • Zaman neden bükülebilir?
    Kütle ve hız, uzay-zamanı bükerek zamanın akışını değiştirebilir.
  • Tekillik nedir?
    Evrenin başlangıcında tüm madde ve enerjinin sonsuz yoğunlukta olduğu bir durumdur.
  • Kuantum ve klasik fizik neden çelişir?
    Kuantum, küçük ölçekteki belirsizlikleri, klasik fizik ise büyük ölçekli kesinlikleri ele alır.
  • Zamanın sonsuzluğu mümkün mü?
    Fiziksel sınırlar zamanın sonsuz olmasını engelleyebilir.
  • Zaman doğrusal mıdır?
    Modern bilim ve kuantum fiziği zamanın doğrusal olmadığını öne sürer.
  • Zamanın sıçraması nedir?
    Farklı olasılıklarda aynı anda farklı zaman çizgilerinin oluşmasıdır.
  • Entropi nedir?
    Evrenin düzensizliğinin sürekli arttığını belirten termodinamiğin ikinci yasasıdır.
  • Zamanın felsefi anlamı nedir?
    Zaman, insan algısının bir ürünü olarak ele alınabilir; felsefede bu yaklaşım sıkça tartışılır.
Share

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir